Yörüklerin Yaylalardan Düze Çevrim Yolculuğu: “Bu Göç Bitmeme Edecek, Sonsuza Kadar”

DİLAN KUTLU

Türkiye’deki konar-göçer kültürünün akıbet temsilcileri Sarıkeçililer yörüklerinin, şita bastırmadan yaylalardan gün yolculuğu başladı. Hayat koşullarının giderek zorlaştığını anlatan Sarıkeçililer Yaşatma ve El Birliği Derneği Başkanı Ülker Savran, “Bu tabiat var olduğu, acun döndüğü sürece bu toprak kayması kimse engellemeyecek. Bu barhana devam edecek, sonsuza büyüklüğünde” dedi.

Sarıkeçililer Anadolu’üstelik etraflı yıllardan beri yaylacılık eden konar-göçerler. Sayıları 2 bin kişiyi buluyor. Bahar aylarında hayvanlarını otarmak için yaylalara çıkıyor, kış ayları bastırmadan sonbaharda hamam yerlere, düze iniyorlar.

Tapulu mülkleri, arazileri yok. Orman mıntıka işletmelerinden “otlatma izni” alarak göçer halde dolaşıyorlar. Türkiye’deki konar-göçer kültürünün serencam temsilcileri Sarıkeçililer, Konya-Karaman- Mersin Ağacı bölgesinde yaylacılık yapıyor. Ancak seçkin iniş çıkışta engellerle karşılaşıyorlar. Yaylalara geçiş bölgelerinde köylerden geçiyorlar. ya üstelik yıkılmak zorunda kalıyorlar. Karye muhtarlarının, arada sırada köylülerin kendilerinden konaklama parası istediği, bu parayı vermeyince geçişlerine müsaade verilmediğinden yakınıyorlar.

Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, “2 yıl geçmiş Mersin Ağacı Aydıncık’ta benzeri köyün muhtarı 10 bin lira orman otlatma parası istedi” iddiasını dile getiriyor. Kendisi bile yaylacı olan Deveci, “Baç isteyen muhtarlar, köylüler. Yüzyıllardan beri alışkan oldukları haraçları yörüklerden alamayınca ‘bölgeye gelmesinler’ diyerek ara sıra resmi kurumlara yazılar yazdırtıyorlar” diye niteleyerek engellendiklerini belirtiyor.

Keçilerini ‘yoldaş’ namına nitelendiren Savran, “Bu dağları bizler bekliyoruz. Bu ormanları bizler koruyoruz. Bu yoldaşlarımız gübreliyor. Ağaçların hepsini biricik tek arama ediyor” diyor.

Sarban, sayıları anbean azalan konar geçerlerin yaşadıkları sıkıntıları SIMURG Malumat Ajansı’na şöyle anlattı:

“EN İYİ BİLDİĞİMİZ İŞ ÇOBANLIK”

“Konar göçerlerin önünde emniyetsiz engeller var. Ben bile diyorum ki bütün kendi bildiği işi yapsın. Bizlerin yer gani bildiği gelişim çobanlıktır. Bu yoldaşlarımızla bilcümle mevsim bu kışı alfabe dağlarda bu ormanların içerisindeyiz. Birileri üstelik masalarının başına oturup kafalarına göre inceleme yapmadan ezbere, duyduklarını ya de söylenenleri kararmış gibi alıp sağa sola yazılar gönderiyorlar. Onlar evvel dönsünler hakkaniyetle genişlik bol yaptıkları işin hangi olduğuna tıpkısı baksınlar. Biz da yüzyıllardır ecdadımızdan bugüne kadar kadim olan hakkımızı bitmeme ettirmek istiyoruz.

“HODRİ VADI”

Ego şurası söylüyorum. Hodri düzlük. Dadaloğlu’nun tıpkısı sözü var, ‘Ferman padişahınsa dağlar bizimdir’ biz bu dağları korumaya bu yoldaşlarımızla kafile etmeye bitmeme ediyoruz. İnsanlardan duyarlı biri çıkıp de ihtimal demeyecek kim, ‘nereye gidiyoruz?’ amma bizim yoldaşlarımız var evet, keçiler oğlaklar, ağaçlar, bu dağdaki taştaki toprak temel, bu müvellidülhumuza bizden yana.

“BU KAFILE BITMEME EDECEK, SONSUZA BÜYÜKLÜĞÜNDE”

İnsanlar kendileri, siktirici epey hesaplar peşinde olsunlar. Özlük kendilerine ne yapacaklarının hesabını yapsınlar. Ben bile diyorum ki bu huy var olduğu, bu dünya döndüğü sürece bu toprak kayması kimesne engellemeyecek. Ensiz adına ‘kimesne gelemez’ diyemeyecekler. Biz yurdumuza yürümeye devam ediyoruz ve bu barhana bitmeme edecek, sonsuza büyüklüğünde.”

Share: