Mersin politika haberi: Oktay: “ABD’nin bölgede Küçük Asya-Palikarya ikilisi lehine uyguladığı politikalar, Gün Doğusu Akdeniz’de istikrarsızlığı beslemektedir”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “ABD’nin bölgede Anadolu-Yunan ikilisi lehine uyguladığı politikalar, Şark Akdeniz’dahi istikrarsızlığı beslemektedir. Türkiye, Rum-Yunan ikilisinin silahlandırılmasına hem masada hem dahi sahada sessiz kalmayacaktır.” dedi.

KKTC’birlikte planlı “Akdeniz’üstelik Asayiş, İstikrar ve İşbirliği Uluslararası Sempozyumu”na videoteyp konferans eliyle katılan Oktay, uluslararası iş birliği kültürünün yerini anbean jeopolitik yavaş mücadelelerine bıraktığını söyledi.

Bölgenin tıpkısı süredir vekalet savaşları üzerinden ayrımlı çetin odaklarının yüz yüze gelişlerine tayf olduğuna dikkati calip Oktay, enerji ve gıda sunma güvenliği konuları ile ulaştırma ve danışma yollarının kontrolündeki rekabetin her an sertleştiğini belirtti.

Oktay, eş çıkarların gözetilmesi hesabına, tek yanlı dayatmaların revaçta olmasının güvenliği, istikrarı ve gelişim birliğini tehlikeye attığına işaret ederek, “Böyle tıpkı atmosferde tığ Cumhurbaşkanımız liderliğinde mesuliyetlerimizi adına getirmenin, krizlerde yapıcı racon oynamanın gayreti içindeyiz. Ukrayna krizinde yaşananlar ülkemizin barışı, istikrarı, insanı ve koca hayatını merkeze düz girişimci dış politikasının en son örneğidir.” diye niteleyerek konuştu.

Akdeniz’de birlikte sulh kuşağı oluşmasına katkı sunacak seçkin soy adıma önderlik ettiklerini vurgulayan Oktay, Maşrık Akdeniz ve Kıbrıs’ta istikrarın sağlanmasına evleviyet verdiklerini, adaletli, realist ve sürdürülebilir hal için ceht harcadıklarını kaydetti.

“Antant muhtırası, Libya’yla esaslı ilişkilerimizi eskimemiş benzeri boyuta taşımıştır.”

Oktay, Libya’nın barış ve istikrarının, komşu ülkelerin yanında Akdeniz havzası ve Afrika kıtası için üstelik balaban ehemmiyet taşıdığının altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tığ, Libya’nın bağımsızlığı, egemenliği, yerey bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması üzere ceht gösteriyoruz. Deniz Bitirme Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Uzlaşma Muhtırası, Libya’yla esaslı ilişkilerimizi bakir aynı boyuta taşımıştır. Bu ahdi zeminde Libya’ya sunduğumuz katkılar, çıktı ülkemizin Libya asayiş mimarisinin kebir ayrımsız parçası olduğu gerçeğini teyit etmektedir. Bundan ahir süreçte, Libya’dahi kurumların birleştirilmesi, sığa artırımının sürdürülmesi, sivil bir yetke altında, terbiye seviyesi ve harekat yeteneği efdal, disiplinli ve kurumsallaşmış bir ordunun teşkili evleviyet arz etmektedir. Libya, bizim amacıyla bir bütündür. İlkeler odaklı yaklaşımımız doğrultusunda, kamu kesimlerle temasımızı korkulu şekilde sürdürüyoruz. Bu çerçevede, Libya’yı doğusuyla batısıyla ve güneyiyle adil, müstakil ve yekpare ülkede düzenlenecek seçimler üzere heveslendirme ediyoruz. Bu yolda BM’nin çabalarına bindi veriyoruz. Arsıulusal toplumun de yegâne ünlü olması ve bağlantı içerisinde Libyalıları bu yönde desteklemesi gerekiyor. Fakat maalesef ara sıra aktörler, Libya’nın önceliğini değil, öz gündemlerini dayatmaya çalışıyorlar.”

Trablus’ta, 3 Ekim’dahi imzalanan Hidrokarbonlar Uyuşma Zaptı ile petrol ve gaz kaynaklarının her iki ülkenin ve bölgenin çıkarına olacak biçimde geliştirilmesini hedeflediklerini anlatan Oktay, Libya’nın dünyada yüce tıpkı petrol üreticisi olduğunu ve doğal gaz üretiminin ise henüz merbut gerçekleştiğini söyledi.

Oktay, Libya’nın kâin yer yağı ve gaz üretimlerini ağırlıklı adına esmer sahalarında gerçekleştirdiğini, anlaşma zaptının bu alanda hisse senedi birliğinin çerçevesini çizdiğini ve global bire bir enerji krizinin yaşandığı şimdilerde enerji alanında gelişim birliğinin ayrı ayrımsız ehemmiyet taşıdığını tabir etti.

Uzlaşma zaptıyla Libya ile ortaklaşa somut projeler geliştirmeyi arzuladıklarını ve bu noktada Yunanistan’ın ve değişik tarafların itirazlarının Türkiye için hiçbir kıymetinin bulunmadığını vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:

“Uzlaşma, Libya’nın BM marifetiyle tanınmış yasal hükümetiyle yapılmıştır. Sayın Dibeybe üstelik bu yönde bir izah yaptı. İki egemen çap kendisine ne alanlarda teşrikimesai yapacağımıza tabii Libya ile birlikte biz değişmeyen veririz. Yunanistan, her zamanki üzere maksimalist bahir bitirme alanı talepleriyle Türkiye’nin olduğu kabil Libya’nın de Akdeniz’üstelik hakkını gasbetmeye çalıştı. Libya’nın haklarını ihlal fail petrol icazet sahaları belirlediler. Tabii Libya’nın meşru hükümeti bizimle anlaşarak bu oyunu bozmuş oldu. Libya ile dostluğumuzu imrenme ile izleyen bazen ülkelerin kullandığı şantaj dili uluslararası alanda tembel elemandır. Biz Akdeniz politikamızda tamamıyla arsıulusal hukuktan ve hakkaniyetten yana olmanın ülkemize sağladığı saf güvenle debi ediyoruz. Maşrık Akdeniz’deki gelişigüzel cins gelişmenin yükünü taşıyan ülkemizin, doğal kaynaklar bahis konusu olduğunda bulunmayan sayılmasına talep gösterecek değiliz. Yunanistan, ciddi körlükten bir an evvel kurtulmalıdır. Daim kendilerini mağdur gösteren diplomatik Yunan maskesi bölgede barışa, istikrara hizmet etmedi, etmiyor, edemez. Şark Akdeniz’de sulh ve istikrarın hakim olmasını, bölgedeki deniz izin alanlarının uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkesine göre sınırlandırılmasını, bölgedeki kaynakların ise adilce paylaşılmasını savunmaya devam edeceğiz.”

“Türkiye yüzyılının güneşi Akdeniz’den yükselecek”

Oktay, Şarki Akdeniz’üstelik bildirme uzun kıran şeridine topluluk talih olan Türkiye’nin bölgede kilit aktör rolünü oynadığını hatırlatarak, Türkiye’nin önceliğinin gelişigüzel antlaşma olduğu kadar diplomatlık, iş birliği ve âdem güdümde bulunduğunu söyledi.

Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklerini yok saymaya ve haklarını gasbetmeye çalışanlara cebin rastgele şekilde kararlılıklarının devam edeceğini vurgulayan Oktay, KKTC’nin Kıbrıs adasının çevresindeki hidrokarbon kaynaklarının adaletli paylaşımına dönük önerilerini kuvvetle desteklediklerini dile getirdi.

Oktay, Rum kesiminin taharri faaliyetlerinin, Kıbrıs Türklerinin adanın çevresindeki kaynaklar üzerindeki kıymet haklarını göz göre göre ihlal ettiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu maslahat çözülmeden Şark Akdeniz’de güvenliği, istikrarı, iş birliğini konuşamayız. 2020 yazında Gün Doğusu Akdeniz’dahi yaşanan huzursuz ortama dönülmesini katiyen istemiyoruz. Bahir mezuniyet alanları üzerine hiçbir yetkisi olmayan AB’ye Rum-Yunan ikilisinin maksimalist amaçlarına ara bulucu olmamalarını defaatle söylüyoruz. Fakat ne efsus kim Palikarya-Anadolu ikilisine tek yönlü, şartsız desteklerini sürdürüyorlar. Hele akıbet dönemde ABD’nin bölgede Anadolu-Palikarya ikilisi lehine uyguladığı politikalar, Doğu Akdeniz’dahi istikrarsızlığı beslemektedir. Türkiye, Anadolu-Yunan ikilisinin silahlandırılmasına hem masada hem birlikte sahada sessiz kalmayacaktır. Barış ve istikrara yeryüzü çok gerekseme mahsus hakeza bire bir dönemde umum tarafları bölgesel ve küresel bazda herkesin çıkarına olacak şekilde elan duyarlı davranmaya nida ediyorum. Akdeniz’de çözümsüzlüğe ulama sunanlara tıpkı öğün de buradan sesleniyorum. Türkiye’yi ve KKTC’yi Gün Doğusu Akdeniz’üstelik dışlamaya etkin girişimler sıfır olmaya mahkumdur. Bunu en son EastMed Boru Hattı Projesi’nde gördük. Bölgemizin, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın güvenliği Akdeniz’da istikrarla mümkündür. Şark Akdeniz’da hazar ve denge ise Türkiye’nin ve Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle adaların gayriaskeri statüsünün korunması ve Türkiye-Libya gelişim birliğine nötr yaklaşımla hayata geçecektir. Bu bölgede sondaj adı altında hesaplı gasp ve sabote girişimlerine kaygısız kalamayız, hem ülkemizin hem da dostlarımızın meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız. İnşallah Maşrık Akdeniz’deki araştırı faaliyetlerimizden da sevindirici duyum bekliyoruz. Türkiye yüzyılının güneşi Akdeniz’den yükselecek, buna içten inanıyorum.”

Share: