Kılıçdaroğlu hareket haberini aldıktan sonraları yaşadıklarını anlattı: Anladım ki ego o zaman bakımından o tıpkısı Kemal değilim

CHP Umumi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki planlı ve afette hayatını kaybedenler zımnında ihtiram duruşu ile başlayan takım toplantısında meşruhat yaptı. Kılıçdaroğlu, geçkin akşam Hatay’da meydana gelen yer sarsıntısı için “Benzeri acıları yaşamamak, tılsım kabul etmek aklın gereğidir. Geri akşam ezanı iki deprem meydana geldi. Hayatını kaybedenler var. Erte bölgeye gideceğim” dedi.

“HABERİ ALDIĞIMDA DEHŞETE DÜŞTÜM”

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları; “Derler evet hani kelimeler kifayetsiz kalıyor diye, tezyifkâr dahi anca. İnsan ne dese, nasıl dese bilemiyor. Ben da konuşmamı dikkatlice yazmaya değişmeyen verdim. Sükût başlamadan önce sizden ricam alkışın sloganın olmamasıdır. Balaban bir nâr yaşıyoruz. Haberi aldığımda ilk hepiniz kabilinden dehşete düştüm sonraları en iyisi derhâl depremin olduğu bölgeye gitmek dedim. Aradım başkanlarımızı, kalkın gidiyoruz dedim. Hatay’a vardık. Gördüklerim elbette anlatılır inanın bilmiyorum, rüyada gibiydik. Gördüğümüz hakikat olamayacak kadar korkunç ve kâbustu. Kadim şehirlerimizde ölümden apayrı hiçbir şey yoktu. İnsanlar isimleri haykırıyordu sokaklarda; genç erkek, temel, ata, cömert isimleri… Geceleyin indiğinde sırf tükenmiştik.

“BU ÜLKEDE DEĞME ŞEYİ BÖLÜŞTÜLER, ACILAR HARİÇ”

Buz gibi benzeri sevimsiz kaynak ayrımsız zifiri keleş. Yatacak vadi arıyoruz kendimize. Dinlenmeye çekildim amma dinlenmek, uyumak gibi değil. Gözlerimi kapatıyorum o füru, o esame gitmiyor aklımdan. Halkımızın acısını, torunlarımı düşünüyorum. Duygularım karmakarışıktı. Bu ülkede seçme şeyi bölüştüler, teessürat dünya… Acıları kimesne bölüşmeyecek mi diyerek sordum özlük kendime. Bu ülkede değme şeyi bölüştüler, acılar dünya. Acıları tek kimesne bölüşmeyecek mi bu ülkede diye niteleyerek sordum zat kendime.

“ERDOĞAN İLE SİYASET ÜSTÜ HİZALANMAYI REDDEDİYORUM DEDİM”

Ferda torunlarım büyüyecek, Tanrı dünya malı verirse soracaklar bana ‘Dede genişlik baskı zamanlarda sen neredeydin? Ne yapıyordun? Ne diyeceğim onlara düşünmeye başladım. İşte o dakika içimde benzeri madde koptu. Anladım kim ben artık sakat ego olamayacağım. O zaman itibarla ben bir Kemal değildim. Kalktım basın müşavirim Ömer’i aramaya koyuldum. Telefon hatları çekmiyor, tek husus çalışmıyor. Araca gittim o bile doğrusu uyumuyordu. Herkeste tıpkısı titreme. ‘Haydi Ömer halkımıza seslenmemiz lazım’ dedim. Sunu pres durumda nerede duracağımızı söylemem geçişsiz. Gelecekte torunlarımın soracağı sorulara bu akşam benim yanıt vermem lazım dedim. Erdoğan ile siyaset üstü hizalanmayı reddediyorum dedim.

“MİLLETİ İÇİN EVLATLARI İÇİN VAR SIFIR BİR YAPIYI YÜCELTMEYECEĞİM”

Ne kendisi ile ne sarayı ile ne birlikte çeteleriyle hizalanacağım. Ne yöntem üzerine ne siyaset altına ne ölümüne hangi dirimine hangi da milleti üzere var sifir tıpkısı devlet yapısıyla hizalanacağım. Milleti amacıyla evlatları amacıyla var olmayan aynı yapıyı yüceltmeyeceğim. Katiyen ve asla yüceltmeyeceğim. Dayanışacaksam de milletim ile dayanışacağım. Milletimize haykırmak istiyorum ama genel ağ bulunmayan. Ömer ile uğraşıyoruz, budun bizi bekliyor. İnternet bağlantısını halletmeye çalışıyoruz. Ne düşünüyorsam amasız, fakatsız, güzellemesiz söyledim. Demin yine buradan çağırmak istiyorum. Ulan sevgili halkım, yüreği yanan halkım sen daha iyi olmayı adalet etmiyor musun? Halkına bütün gam harabelik tıpkısı ülkede yaşamaya devam mı edeceğiz?

“DEĞİŞİM İKTİDARI DEĞİŞTİRMEKTEN BÜYÜK OLMALI”

Cumhuriyetimizin bir yüzyılı geçti, ikinci yüzyılımız elan ferah olmasın mı? Halkının derdine koşamayan bir devleti toplamaya, değiştirmeye, iyileştirmeye çalışmayacak mıyız? Bunun zamanı gelmedi mi? Yazımızı öldürdüler amma bundan sonra aynı baharı yaşatmayalım mı bu çilekeş halkımıza? Gözyaşlarımızın gözümüzü bulandırmasına cevaz vermeyelim. Bizim bire bir iktidarı değiştirmekten çokça henüz derin meselelerimiz var. İktidarı değiştireceğiz orası gösterişsiz amma hepimiz biliyoruz ki değişim ayrımsız iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Çünkü zihniyeti değiştirmemiz lazım. Kesin konuşmamız geçişsiz. Bizim benzeri iktidarı değiştirmekten çokça elan yoğun meselelerimiz var. İktidarı değiştireceğiz, orası dümdüz. Değiş iktidarı değiştirmekten şişman olmalı. Zihniyeti değiştirmemiz geçişsiz. Bu ülkeyi enkaz altında bırakan kanı şeklini kurutmamız geçişsiz. Değerlerimizi yeniden örmemiz geçişsiz. Devlete yaklaşımımızı değiştirmemiz ister.

“SİYASETİN YAPILMA ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM”

Rant peşinde koşanlar bizi yönetiyor. İş insanları yasa boşluklarını dolduruyor. Şahsiyet alkışlanıyor, akort aynıyla devam ediyor. Balaban küçük herkes rantın peşinde. Biz hangi yaptık kendimize hakeza? Nedir bu haram sevdası hakeza? Tabiatıyla önceki bu düzeni suçlayacağız. Bu düzeni onlar getirdi. İğneyi kendimize kirletmek zorundayız. Siyasete giren sapık şekilde zenginleşiyor. Biz siyasiler de düşünce kaybederiz diye ümran aflarına ahali kaldırıp, indiriyoruz. Defter tutuyorlarmış, zıvanadan çıktılar. Onlar bambaşka bir evrende yaşıyorlar. Değişmemiz lazım. Düzenin düzentileme şeklini kökünden değiştirmemiz geçişsiz. Siyasetin yapılma şeklini değiştirmemiz lazım. Davranışlarımızı değiştirmemiz geçişsiz. Seçme şeyi temelden dönmek zorundayız.

“HALKIMIZ İÇİN BU ÜLKEYİ YENİDEN KURACAĞIZ”

Değişime bu vahşi neo-liberal tek adam rejiminden başlayacağız. Halkı ait değme alana bulaşma edecek değişim. Şafak söktüğünde evsiz barksız kalanlar yuvalarını yeniden bulacak. Depremler hep olacak. Amma devlet artık depremler karşısında aciz kalmayacak. Bu kabus bire bir daha yaşanmasın. Haramdan, düzensizlikten, yalandan, riyadan yöntem elini çekecek. Çalışma bitecek, suiistimal bitecek, açgözlülük, rant bitecek. Seçme birimiz elimizi taşın altına koyacağız. Önce inanacağız. Birbirimize inanacağız. Adaleti getireceğimize inanacağız, daha iyisini doğruluk ettiğimize inanacağız. Hareket gecesinden beri dayanışma ortamında olan kurumlu halkımız üzere haberi olmak zorundayız. Halkımız için bu ülkeyi yeniden kuracağız. Kalça koyacağız, katiyen çiğnetmeyeceğiz. Bundan Sonra mamure aflarını ağzımıza almayacağız. Kurumlar düz yazı edeceğiz, bir tane adamlar asla bu coğrafyada katiyen mümteni. Bu haydutlar düzeni mutlak değiştireceğiz. Ferda çocuklarımız sorduğunda, ‘Bu kabusu tığ bitirdik’ diyelim.”

Share: