İzmir gündem haberi: Ensar Aytekin: “Sadece Ayvalık’ı Değil, Dikili’ye Büyüklüğünde Uzanan Açık Benzeri Hattaki Akarsu Kaynaklarını da Kirletiyor, Vekâlet İse Bu Katliamı Onaylıyor”

CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, Balıkesir Ayvalık Karaayıt köyünde, tıpkı yılda iki yol pasa sahası çöken madenin kullanılmamış alanı üzere “ÇED mukteza değildir” kararı verilmesine reaksiyon göstererek, bu kararın katliama eş olma kararı olduğunu belirtti. Aytekin, “Bu değişmeyen, birilerinin sırtını sıvazlamadır. Yaşanacak katliama eş olmadır. Aldıkları ruhsatın ÇED yönetmeliği öncesinden meri olduğunu söyleyen BİLFER madencilik şirketi, istediği kabil muamele yapmayı kendine yakışır görüyor. Mahallede işlek köylülerin meralarına el koymakta uymazlık görmeyen pres, yalnızca Ayvalık’ı değil; Dikili’ye kadar uzanan geniş aynı hattaki su kaynaklarını da kirletiyor. Vekillik ise bu katliamı onaylıyor” açıklamasını yaptı.

Balıkesir Ayvalık Karaayıt köyünde, benzeri yılda iki öğün pasa sahası çöken madenin eskimemiş alanı için “ÇED zaruri değildir” kararı verilmesine tepki gösteren CHP Balıkesir Mebus Ensar Aytekin, şu açıklamayı yaptı:

“KÖYDE ETKILI YURTTAŞ, AĞIR METALDEN DIREKT ETKİLENİYOR”

“Geçtiğimiz yıl, pasa havuzu çöken ve yerinde inceleyip gündeme taşıdığımız Ayvalık’taki maden işletmesinin skandalları bayılmak bilmiyor. Yerleşme adına 1500 metre mesafede olması müstelzim pasa alanları, bu pres amacıyla 500 metre ile kapalı. Zımnında köyde zihayat vatandaş, kilolu metalden aracisiz etkileniyor.

“BÖYLESİ BİR İŞLETMEYE BU ŞERAIT ALTINDA MÜSAADE FALAN VERİLEMEZ”

Konuyu gündeme getirdikten sonradan, mütenevvi kanuni girişimlerde üstelik bulunuldu. Şirket, işletmenin ÇED yönetmeliği öncesinde yapıldığını esbabımucibe gösteriyor. Adeta ‘köyü eksantrik yere taşıyın’ deme cüretini kendinde bulabilen ortaklık, sunulan kolaylıklar dolayısıyla rahatlık cereyan ediyor. Meğer kendileri bile biliyor ki, zaman böylesi ayrımsız işletmeye bu şartlar altında onay falanca verilemez. Burada yaşanan sızıntı, Madra barajına arkası sıra Altınova’dan Dikili’ye uzanıyor. Yöredeki tarımı zehirliyor, insanları mağdur ediyor. Bahis mahkemeye taşındığında, bittabi oluyorsa duruşma da Danıştay üstelik şirketi yakın bulup, davayı reddediyor. Bu kırım hız aracılığıyla dahi onaylanmış oluyor.

“ŞİRKET, ALANDA YAPTIĞI KATLİAMI YETERSİZ GÖRMÜŞ OLACAK Kİ PATLATMA ÜNİTESİ DAHI SEMIRTMEK İSTİYOR”

Şirketin sonuç adımı ise tesise patlatma ünitesi eklemesi. Bölgenin zeminindeki detant yüzünden aşkın biriktirmeyle birlikte müfrit yağışta pasa havuzu çökmüştü. Demincek ortaklık, alanda yaptığı katliamı sıkı görmüş olacak ki patlatma ünitesi de yemlemek istiyor. Bahis Mekân Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na vukuf ediyor. Vekillik, patlatma üzere ‘ÇED mukteza değildir’ kararı veriyor. Yani ‘gidin, doğayı zehirlemeye devam edin, sahayı birlikte patlatın.’ diyor. Hakeza tıpkısı gaflet uykusu görülmemiştir. Bu kararı çevirmek yaşanacak katliama katılmak demektir.

“BİRİLERİ ANKARA’DA MASA BAŞINDA OTURUYOR VE BAHIS KONUSU BÖLGELERDEKİ KATLİAMLARI TEK BIR TANE ONAYLIYOR”

İktidar üzere Kazdağları, Madra, Cerattepe, Muğla ayırt etmiyor. Birileri Ankara’üstelik masa başında oturuyor ve söz konusu bölgelerdeki katliamları tek yegâne onaylıyor. Benzeri misil henüz söylüyoruz, kazanacağınız mülk, kaybedeceğiniz geleceği kurtarmaz. Bu kararlar, bu dönemin yarattığı bürokratların, hakimlerinin utanma kolyesi olarak boyunlarında duruyor. Vatandaş ise seyretmek için mevzuat ve şirketler ortada sıkışıp kalıyor. Bu kararlara kesmek, vicdanın sağır olmasından eksantrik bir şey değildir.”

Share: