Fi Yapı’nın Esenyurt’taki Projesinde Türe Sahipleri 13 Yıldır Konutlarını Alamadı.

Bilgelik: EDDA SÖNMEZ – Müşteri: SADIST KARAKULOĞLU

Fi Çatı marifetiyle İstanbul’un Esenyurt ilçesinde başlatılan hane projesinin üzerinden 13 sene geçmesine karşın doğruluk sahiplerine evleri doğrulama edilmedi. Evleri tamamlamayan Fi Çatı’nın kâin yönetimi, yaşanan kayyum sürecinin peşi sıra şirketi baştan devralınca, iddiaya göre mağdurlara yeni faturalar çıkardı. Mağdurlardan KDV farkı bile istediği tamlanan yüklenici Fikret İnan’ın, yüzdelik 70’i eksiksiz olan sitenin konu ve pencereleri karışma mülk edecek ne varsa söküp hurdacıya sattığı öne sürüldü. Kıygın ayrımsız eş, gözyaşları süresince, “Benim eşim, daireyi göremeden vefat etti. Üç fakir çocuğumun parasını yatırdım buraya. Bizim sesimizi heybet duysun daha çok” dedi.

FETÖ’ye finansal bindi sağladığı ve ayrımsız hakime algı verdiği gerekçesiyle tutuklanıp beraat fail aksiyon insanı Fikret İnan’ın sahibi olduğu Fi Bina yoluyla İstanbul Esenyurt’ta 2009 yılında başlatılan 3 bin 200 daireli Fi-Side projesinin 2012 yılında konfirmasyon edilmesi planlanıyordu. Şirkette yaşanan kayyum döneminin arkası sıra şirketi baştan devralan Fikret İnan, iddiaya bakarak, ücretini aldığı halde 13 yıldır konfirmasyon edemediği konutlar için mağdur müşterilerine yeni faturalar çıkardı. İnan’ın ayrıca, parasını peşinen ödeyip tapusunu alan kişilerin bilgisi olmadan dairelerinin başlık, içki, kalorifer borularını söküp hurdacıya sattığı öne sürüldü.

“ŞİRKET DEVREDİLDİKTEN SONRALARI İNŞAATTA BİR İLERLEME OLMADI”

Fi Çatı mağdurları, bu süreçte yaşadıklarını ZÜMRÜDÜANKA Bili Ajansı’na anlattı. Esenyurt’ta daha tamamlanmayan evinin uğrunda konuşan mağdur Volkan Duygusal Dökmeci, şunları söyledi:

“2009 yılında Fi Bina’dan, önceden mülk ödeyerek daire aldık. Aldığımızda, 2012 yılında biteceği söylendi bize. Eksiksiz konfirmasyon tarihine beş altı kamer kala iflas talik talebi oldu şirketin. İflas ertelemeden sonralari inşaat durdu. O zamana büyüklüğünde emsal aşımından ufuk, inşaata aşkın mezuniyet çıkılmasından kıran yapım bir üstelik mühürlendi. Daha sonra şeriklik yetkililerinin FETÖ davasından etraf inşaat durduruldu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. Devredildikten bilahare inşaatta bir mutluluk olmadı. Şirketin benzeri adası var, şu andaki kısaca değeri 800 milyon lira. Şirketin öz ölçtürdüğü raporlara binaen söylüyorum. O cezire satıldığında bu inşaat haddinden fazla rahat şekilde bitirebilecek kabiliyetteydi ancak adaya, 30 pare kum zambağından etraf el konuldu, sit alanı ilan edildi. Artırım Mevduatı Sigorta Fonu, şirketi kafasız reddetme etti Fikret İnan’a.

“İNŞAATTA DÜNYALIK EDECEK HANGI VARSA HURDACIYA SATTI”

Iştirak reddetme edildikten sonralari tığ aynı umutlandık. Fikret İnan’dan randevu temenni ettik. Randevuda söyledik, ‘Tığ bile elimizi taşın altına koyalım’ diye. ‘Bizden beklettiniz nelerdir’ dedik. Bizden hiçbir beklentisinin olmadığını, yalnız belediyeden müsaade almadığını söyledi. Müsaade konusu üzere şehremaneti gittik. Bizim görevimiz, işimiz olmamasına karşın şehremaneti ile gittik, konuştuk, anlaştık. ‘Biz burada mağduruz’ dedik. Belediye dahi elinden mevrut kolaylığı yapacağını söyledi. Fikret İnan’a bunu anlattığımızda ‘Tamam, çokça güzel’ dedi amma akşamına benzeri alfabe yayınladı, ‘Ben belediyeyi sevgili ediyorum’ diye. Tamamen konuyu, masayı dağıttı; inşaatı bu ağıl getirdi. İnşaatı bu kuzuluk getirdiğinden söylediğim, kastım, şurada görmüş olduğunuz pencereler ağzına kadar doluydu, takılıydı. Polat kapılar, coşkunluk kapıları, mülk edebilecek hangi varsa hepsini söküp hurdacıya sattı. Biz zannediyorduk kim daha çok ona devredildi, yapım bitmeme edecek, fakat olduğumuz yerden birlikte geriye düştü.

“ÖDEDEĞİMİZ KDV’Yİ BİZDEN YENIDEN İSTİYOR”

Şu zaman görmüş olduğunuz inşaatın berhava içler acısı ve bizden bu dönem içerisinde KDV istiyor. 2013 yılında buradaki insanların çoğu KDV’lerini ödedi. İlk evi satın aldığımızda, bize fatura kestiğinde KDV’yi elhak kesmesi gerekiyordu, kesmemiş. Biz de bu işlerle çok uğraşan insanlar değiliz, şüphesiz olduğunu bilmiyoruz. 2013’te tapu alırken KDV kesmesi gerekiyordu. Tapuyu verirken orada dahi KDV’yi kesmemiş, fakat bizden ‘KDV kesilmiştir’ diye makbuz karşılığında paraları topladı. Bu paraları devletimize ödememiş. Şirketi esasen idraksiz aldığında bize diyor ki ‘Bana esasen KDV verin’. Ne kadar? Yüzde 18. Hastalık yüzdelik 18? ‘Çünkü ego size sattığımda yüzdelik 1’di’. Yüzdelik 8’e değişti şu an ama o, yüzdelik 8 değil, ‘Yüzde 18 ödeyeceksiniz’ diyor.

“HERKESE İLAMSIZ İCRA YOLLUYOR”

14-15 sayfalık sözleşmemiz var. Sözleşmemizde tafsilatlı tıpkısı şekilde ‘anahtar doğrulama’ yazıyor. Buna karşın bize nakıs konfirmasyon edeceğini, tek taraflı olarak kişi karına sözleşmeyi bozmaya çalıştı. Herkese yürütme yolluyor, ilamsız yürütme takipleri. İtiraz etmeyi unutursanız bu ilamsız yürütme takibi kesinleşiyor ve evinize, hesabınıza blokeler geliyor. Aile 13 yıldır teyit edilmemiş. Doğrusu belli aynı yaşın üzerindeyiz, çoğumuz borcumuz olmadığı halde icra ile karşılaşıyoruz.”

“HEPİMİZİN TAPUSU VAR, TAPUSUNU SON KURUŞUNA BÜYÜKLÜĞÜNDE ÖDEMİŞİZ”

Habbe ücretini ödediğinde 30’lu yaşlarda olduğunu, ancak zaman 50 yaşına geldiğini tamlayan mağdur Memduh Kızıltaş da şöyle konuştu:

“Bakın pencerelerin sökülme şekline, bütünü balyozla kırılmış. Kapılar, pencereler, gaz boruları, kâffesi sökülüp satıldı. Buranın bitme oranı yüzdelik 85’teydi, demincek yüzdelik 40-45. Bize gelip deseydi, ‘Gelin, yardımcı olun, biraz servet verin’ diye niteleyerek, biz yeniden apotr olurduk. Hepimiz kiracıyız, mağduruz. Devletten müzaheret bekliyoruz. Daha Çok çözüm bekliyoruz. Hepimizin tapusu var, hepimiz parasını akibet kuruşuna kadar ödemişiz. Sözleşmemiz var, anahtar teslimi. Kullanılan eksiksiz malzemelerin markaları da yazıyor. Bize deminden bambaşka bire bir inikat getirdi, ‘natamam’ yazıyor, ‘size teyit edeceğiz’ diyerek.

“HIRSIZ, BİR İNSANI BİR DEFA SOYUYOR. BU, DÖNÜYOR BİR HENÜZ, BİR HENÜZ SOYUYOR”

Daire başına, metre başı 5 bin TL henüz bizden mülk istek ediyor. Eşkıya, bire bir insanı bire bir el soyuyor. Bu, dönüyor benzeri daha soyuyor, tekrar geliyor tıpkı henüz soyuyor. Eşkıya de bu büyüklüğünde katil ve tiran olmaz. 14 yıldır mağduruz. Daha Çok hal bekliyoruz. Öz çabalarımızla tıpkısı şeyler yapmaya çalışıyoruz. Maalesef devleti yanımıza göremiyoruz. Tığ, yetkililerin duyarlı olmasını bekliyoruz. 12 bin kıygın var, imdi bizi görsünler. Çocuğumuz yoktu, şimdi çocuğumuz 13 yaşında.”

“700 CİVARINDA YABANCI YATIRIMCININ İCRADAN HABERİ BULUNMAYAN”

Tıpkısı eksantrik kıygın Yiğit Bonjur ise projenin başladığı dönemde projeye ecnebi yatırımcıların de ilgisinin olduğunu dile getirdi. Bonjur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada kısaca kendisine 700 ecnebi yatırımcı var. Bu âdem şu zaman herkese ilamsız icra gönderiyor ve bu yabancıların bile bunlardan haberi yok. Biz de ulaşamıyoruz, bir nice kişinin numarası olmasına rağmen yabancı sülale sahiplerine. Bu şekilde bitmeme ederse bu adam, bu 700 kişiden ihtimal 300 kişiye yürütme başlatıp burayı tıpkısı şekilde ele geçirmeyi düşünüyor ve yapıyor üstelik. Hepimizi aynı şekilde hukuki namına tehdit ediyor. Davalar açıyor, icralar başlatıyor. Hakkımızda soruşturmalar açılıyor. Burada aynı utanmak hegemonyası oluşturuldu ve insanlar, 14 yıldır burada mağdur. Hükümet değişti, TMSF ahali koydu; kim geldiyse bizi ayrımsız şekilde kıygın ediyorlar. Burası tıpkı virüs gibi yayıldı, içimizden atamıyoruz. Biz, buradan tıpkısı serencam bekliyoruz.

“OTURMADIĞIMIZ EVLERİN VERGİSİNİ DAHİ BİZ ÖDÜYORUZ”

Bir Nice vekil geldi buraya. Garaz Kurum üstelik haddinden fazla meze verdi, ‘Yapacağız, halledeceğiz’ diye. Biz, tıpkı öz istemiyoruz. Devletten dünyalık beklemiyoruz. Kişi çabalarımızla ‘Bize bırakın; 3 liralık, 5 lira, sistem öz dairesini kendisi yaptırsın’ diyoruz. Bu defa karşımıza eksantrik birisi çıkıyor. Mekân ve Kentçilik Bakanlığı’mızın hele bu işe girişim atması gerekiyor. Sunma azından verdiği sözün ayrımsız kısmını tutsun. ‘Gerekirse biz yaparız’ dediler. Onlar, burada müteahhidin işini yapıp bize konfirmasyon etsinler. Yıllardır oturmadığımız, kullanmadığımız evlerin vergisini da biz ödüyoruz. Bu adama bizi bıraktılar. Bu koca seçme kamer ayrımlı farklı nukut istiyor, tehditler ediyor. 3 bin 200 kişinin tapusunu halel edecekmiş. Sürekli bizi hakeza yıldırma ediyor. Heybet büyüklerimizden tek istediğimiz, bire bir an ilk bu işin çözülmesi.”

“EŞİM, DAİREYİ ORTADA OLMAKSIZIN VEFAT ETTİ”

Mağdurlardan Feyza Önal, yaşadıkları süreci şöyle anlattı:

“2010 senesinde aldım daireyi, cümle parasını önceden vererek. 2012 yılında teslim edileceği söylenmişti. Elan sonradan, tapumu alabilmek üzere iskan parasını bile ödedim. Hepsinin makbuzları köle. Sözleşmem, herhangi bir nev evrağım var amma şimdi ödemiş olduğum paralara rağmen yürütme izleme davası açıldı hakkımda. Benim dairem burası, ağız ağıza bitmişti yani. Az Daha içine girip oturabileceğimiz düzeydeydi. Genişlik münteha olan buydu. Bugün geldiğimde alışılmamış oldum. Hangi çerçeve hangi konu bırakmış. Şaibe, günah yani. Oran görmüyor mu? Bu binalar 14 senedir burada duruyor. Ülen Fikret İnan, sen ne yapıyorsun? Yapamıyorsan gel anlaşalım. Ben vereyim eksantrik müteahhide, insanlar ödesin üstünü; neyse hakkımız, ödememiz gereken, yapılsın dairelerimiz bile oturalım. Benim eşim, daireyi göremeden memat etti. 13 senede değil site, kent nesir edilir. Devletten yardım bekliyoruz. Satsınlar adayı, yapsınlar bizim evimizi. Bizim paralarımızı aldıktan sonra bilcümle dizilere, bütün kanallara reklam verdi. Bizim paralarımızı oralarda yedi. İnsanda az buçuk hicap tamam. Bana ilk defa icra geldi. Ben, utanarak gittim muhtara, evrağımı almaya. Şu anda zira benim on paralık kimseye, bire bir Allah’ın kuluna borcum bulunmayan. Aynı erkek yerine on paralık utanmıyor musun Fikret İnan?”

“CUMHURBAŞKANIMIZ VE ŞEVKET BAHÇELİ SESİMİZİ DUYSUNLAR ARTIK”

“Bizim işimizi bir tane çözecek can Sayın Cumhurbaşkanımız ve Oran Bahçeli; sesimizi duysunlar imdi” diyen Nurcan isimli kıygın ise şunları söyledi:

“Ben birlikte 2009’dahi 260 bin lira nakit ödeyerek aldım dairemi. Kâtibiadil sözleşmesiyle benim tapumu birlikte vermediği gibi biraz birey komutan yapıyor yabancılara. Yani buraya, arkadaşlarımızın de dediği kabilinden Misyon Gurur birlikte geldi. Aynı güruh milletvekilleri geldi ama bizim işimizi biricik çözecek, amma biricik çözecek can Sayın Cumhurbaşkanımız ve Celal Bahçeli; sesimizi duysunlar artık. Yani benim üç garip çocuğumun parasını yatırdım buraya. Bu âdem, edepsizcesine, 4-5 ay geçmiş, ‘İtibarımı idraksiz aldım’ diyerek burada adak kesti ailesiyle, gözyaşlarıyla. Dedi kim ‘Dairelerinizi ayrımsız yıl içerisinde konfirmasyon edeceğim’, amma şu anda utanmadan insanlara yürütme açıyor. Bizim sesimizi şevket duysun. Duysun çıktı heybet sesimizi. Yani adayı mı satıyorlar? Yani ne yapıyorsa bizim sesimizi duysun artık. Eşlerimizi kaybettik ya tığ burada. O büyüklüğünde tehlikeli bedeller ödendi kim burada, gepegencecik dallar savaşım ettiler ve o çocuklar hayatlarını kaybettiler evlerinde oturamadan. Hakeza benzeri mantık mı var evet?”

“ARTIK BENİM UMUDUM KALMADI”

Tekaüt mağdur Hanzade Kılıçarslan bile gözyaşları içinde şunları dile getirdi:

“Bundan Sonra benim umudum kalmadı. Camımızı, çerçevemizi sökmüş. Yapılacak diye niteleyerek; ben kendim yapayım, oturayım diye düşünüyordum. Demin geldim, yadırgatıcı oldum. Ben dahi eşimi kaybettim. Bu yaşta hangi işim var benim burada? Hangi işim var? Yardım istiyoruz. Lütfen, lütfen sesimizi duysunlar. 13 sene oldu, 13 yıl. 8 sene de benim oldu. Bitsin yani. Gelip evime oturmak istiyorum. Benim şahsıma eksantrik ocak bulunmayan. Bulunmayan evim. Kayyumdan alalı 8 yıl oldu. Aynı yılın içre teyit edeceklerdi bana evi. Namevcut arasında aynı madde, namevcut yani. Tıpkı da icraya gönderiyorlar, bilmem ne gönderiyorlar. Ego, tekaüt insanım. Ego bilemem kim icranın yolunu, bilemem bu yaşta. Bilmiyorum yani. Gidemem. Sarrafiye edemiyoruz tığ hakeza tıpkısı şeyle. Bilmiyorum hangi olacak. Çap buna ahali atmalı. Ben, devletten bekliyorum böyle bir şeyi. Kayyumdan alınan evi kim bitirir? Ki bitirir? Ki almış parayı? Ululuk. Burada kim oluyor suçlu? Ego miyim suçlu? Başıma tıpkı familya alayım dedim yani.”

“SİNİR HASTASI OLDUK”

Akibet adına Aliye Tutkun bile mağduriyetini şu sözlerle anlattı:

“Tığ bu evi aldığımız devir 2009 yılıydı, torunum dünyada yoktu. Şimdi 13 yaşında, evimizi almaya geldik biz. Eşimi kaybettim bu yolda ego. Seçkin harekette, her bir yapımda koşarak gelirdi buraya. Bahçeşehir’üstelik oturuyoruz. Gelirdi, bakardı. Eve gelirdi. her an yapılacak kabilinden sevinirdi adamcağız. Seneler anca geçti. Kaybettik. Torunumla geldim. Evimizi istiyoruz. Davamızda haklıyız tığ. Evimizi istiyoruz, kâfi. Aşağılık bak, bunu samimiyetimle söylüyorum; nevropat olduk.”

FİKRET İNAN: ONLAR KIYGIN DEĞİL, TEŞEKKÜL. HAKLARINDA CÜRÜM DUYURUSUNDA BULUNDUM

Konutlarını ahzetmek üzere savaşım eden vatandaşlar üzerine yanlişlik duyurusunda bulunduğunu tamlayan Fikret İnan ise ANKA Fen Ajansı’na şu açıklamayı yaptı:

“Onlar mağdur değil, onlar teşkilat. Onlar karşı suç duyurusunda bulundum, Küçükçekmece Başsavcılığı’na. Onlar mağdursa gelsinler, ego paralarını vereceğim. Şu an dolar 19 TL. Onlar evi aldıklarında 1 TL idi. Onların amacı şirketi iflasa çıkmak.”

KAYNAK DÖKÜMÜ

TOPLUMSAL ILETIŞIM ARAÇLARI İÇİN KISA VİDEO MAĞDURLAR VOLKAN BIREY DÖKMECİ, MEMDUH KIZILTAŞ, YİĞİT GÜNAYDIN, FEYZA ÖNAL,NURCAN HANIM, HANZADE KILIÇARSLAN VE ALİYE SADIST RÖPORTAJIGENEL GÖRÜNTÜLER

Share: