Fehamet Bahçeli’den Usta Ünal’a ‘Cumhuriyet’ Yanıtı: “Cumhuriyet’in Türk Kültürüne, Türk Diline, Düşünme Setlerimize Engel Verdiğini İddia Edenler;…

MHP Genel Başkanı Cesamet Bahçeli, AKP Kadro Başkanvekili Uz Ünal’ın ” Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, kısacası bilcümle hatır setlerimizi namevcut etmiştir” sözlerine karşılık verdi. Bahçeli, “Cumhuriyet Altını’in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize engel verdiğini sav edenler; talihsiz, tarifsiz ve batıl tıpkı yanlışın pençesindedir. Önyargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet Altını’in anlaşılması ve anlatılması türlü değildir. Bugünkü Türkçemizle bellek oluşturamayacağımızı beyan etmek, gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir” diye konuştu. Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği üzere de “Türk düşmanı tıpkı birliğin isminin başında ‘Türk’ olamaz, ‘Türk’ yazılamaz. Türk askerine hainlerin ve zalimlerin ağzıyla kimyasal silah çamuru atanların, temsil Türk Tabipleri Birliği Başkanı’yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, haymatlos ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi, akla genişlik öğür yollardan birisidir” dedi.

Izzet Bahçeli, zaman partisinin ekip toplantısında konuştu. Bahçeli, özetle şunları söyledi:

“KÂFI Kİ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN BİR ÖĞÜN HENÜZ CUMHURBAŞKANIMIZ OLSUN”

“Tığ, kânunuevvel dağları birer birer aşmaya azmettik, bariyerleri yıkmaya söz verdik, kazanmaya birlikte ahit ettik. 2023 yılında, 1923 yılının ilkelerini kesintiye uğratmayacağız. 2023 yılında, 1923 yılının ruh ve mirasını yağmalatmayacağız. 2023 yılında, 1923 yılının eser ve emanetlerini yıktırmayacağız. Batan kayık kabil yan giden zillet taifesine Türkiye’yi budala bırakmayacağız. Faaliyet veriyoruz, çabalama gösteriyoruz, zaman ayırıyoruz, sonsuz hareketli halde bulunuyoruz; bin el helal olsun. Yeter kim halk kazansın, yeter kim Cumhuriyet Altını’in önü açılsın, kâfi kim Sayın Recep Tayyip Erdoğan tıpkı misil elan cumhurbaşkanımız olsun. Geldiğimiz düz galiba, durduğumuz düz bellidir. Tarafımız mahsus, tahayyülümüz bellidir. ve bizim adayımız belli, kararımız nettir. ‘Geliyor gelmekte olan’ diyorlar ya ana gelenin Topluluk İttifakı, ana gelmekte olanın MHP olduğunu hangi görüyorlar ne üstelik göstermeye ciğerleri yetiyor.

“BUNLARIN HANGİSİ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’LA BİR TUTULABİLİR”

Ankara’yı yavaşlatması yetmiyormuş üzere, Türkiye’nin hızını de gevşetmek üzere pusuya yatanların rüya kendisine takdimi, ne akla, ne mantığa, hangi makuliyete hizmettir? İstanbul’u mahvı döküntü fail uyuzluk, farfara, engebeli, aidiyet ve ahlaki sancıları olan başarısız şahsın sürekli ön plana çıkarılması, kimin telkini, kimlerin tembihidir? ‘Kadından imam olamaz, ben başbakan olacağım’ diyen malum siyasetçinin, aracısız değil da yancıları marifetiyle cumhurbaşkanı adaylığı üzere yeniden kulisleri kaynatması oportünizm değil midir? Altılı Masa’de fesat nüfuz etmek şeklinde okunmayacak mıdır? Bunların hangisi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la benzeri tutulabilir? Bunları hangisi Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına layık olabilir? Sayın Cumhurbaşkanımızı ve 2023’te cumhurbaşkanı adayımızı düğümlü isimlerle âdem burulmak, onlarla yarıştırmaya düşünmek, bir defa alışılmış bir FETÖ yöntemidir. Gözümüzden kaçtı sanılmasın, zül ittifakının beklenen cumhurbaşkanı adayı etrafında biriken tartışmaları ilk adına dış güçler kışkırtmaktadır. İkinci yerine, bahis konusu tartışmanın ateşini PKK, FETÖ ve bölen odaklar körüklemektedir. Üçüncü namına de talih içine yuvalanmış kazanç ve salgın kalıntıları bu tartışmayı ateş parçası tutmaktadır.

“CUMHURBAŞKANLIĞI, YAPBOZ TAHTASI, TECRÜBE YANILMA SAHASI DEĞİLDİR”

Kılıçdaroğlu, Sivas’ta evcil aynı göstergeç kanalına çıkarak vatandaşlarımızın şunları düşünüp söylemelerini istemiş: ‘Bir üstelik şu Kılıçdaroğlu’nu deneyelim, zahir tıpkı eş ayrımsız görelim. Verdiği sözün arkasında durur mu, durmaz mı ayrımsız görelim.’ Cumhurbaşkanlığı, yapboz tahtası, deneyim galat sahası değildir. Cumhurbaşkanlığı, staj etme yeri, idmansız talimhane değildir. Cumhurbaşkanlığı; yalvarmayla, yakarmayla, sızlanmayla, ahali apaz açmayla oturulacak aynı makam değildir. Cumhurbaşkanlığı, cumhurun buyuru külliyesi, itibar kubbesi, sililik, iddia ve tabir köşküdür. Cumhurbaşkanını seçen millettir, bu milletin adı de Türk milletidir.

Sayın Kılıçdaroğlu, hiç eğlenme, boş hayallerinin peşinde koşmaktan geri çekilme; 2023’te yorulacak, vurdumduymaz dönmemek amacıyla dinlenmeye çekileceksin. Kılıçdaroğlu, zahir bir adam olduğunun görülmesini istiyormuş. Arife tarif gerekir mi? Bilinen benzeri gerçeği tekrar duymaya ihtiyaç tamam mu? Uçar kuştan fen sorulur mu? Balsız kovanda halis durur mu? Uz hırsıza bap dayanır mı? Diyeceğim odur kim Türkiye’nin karşısına dikilen bire bir şahsa kayırıcı denilir mi? Kılıçdaroğlu, açık açık ‘adayım’ diyemiyor veya adayını zar edemiyor. Alçalma ittifakının ortak reisicumhur adayının kim olacağı belirsizliğini ısrarla koruyor.

“BAŞÖRTÜSÜNÜ ANAYASAL GÜVENCEYE HAYDİ BUYUR BİRLİKTE KAVUŞTURALIM”

Sayın Kılıçdaroğlu, iki birlikte benzeri saha okuyacağına, cesaretin varsa milletimizin huzuruna çık da adaylığını ilan deri, ‘adayım’ diyerek kararını zikret. Açıkla bile Türk milleti seni tartıya alsın, bakalım kilon kaçmış, ederin sözde, çapın nasılmış. Kılıçdaroğlu, Sivas’ta, ‘Başörtüsünü ben çözdüm’ demiş. Mademki bu sevgili çözüldü, evet illet kanuncu düzenlemeye ihtiyaç duydun? Bu istismara bozukluk iştiyak ettin? Maksadın neydi, nereye ulaşmayı istedin? İşte sana bir fırsat, işte sana tıpkısı çıkış, işte sana kalıcı benzeri çözüm; başörtüsünü anayasal güvenceye haydi buyur alay malay kavuşturalım. Bu meseleyi baş başa ele alalım. Anayasa’nın 24 ile 41’inci maddelerini bütün gelişigüzel değiştirelim. Sayın Kılıçdaroğlu; dürüstsen, gani niyetliysen, başörtüsü üzerinden siyasi rant devşirmeyi aklından geçirmiyorsan merdane kabil dönmeyi bırak. İşte sana el erki meydanı, gel burada duruş göstermeye bak.

“TÜRK ASKERİNE DÜŞMANLIK, DÜŞMANA ASKERLİKTİR”

Terörle mücadelemizi cızıktırmak ve avutmak talip bağırsak ve dış nehiy cephesi, seçme seferinde domates dolması ve iftirayla süslü iddialarla karşımıza çıkmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin kimyevi cebe kullandığını kepazelik dillendirenlere aldanacak ve kanacak on paralık kimesne yoktur. Irak ve Suriye’da ayrımsız sakil alacak oyunlarının görüldüğü, karışma üzere bahaneler oluşturulduğu bildik tıpkı geçektir. Türkiye’den bire bir Irak, tıpkısı Suriye anlamak üzere müstevi yoklayanlar, koloni piyonlarıdır, utangaç ve yenmiş olmaları birlikte mübrem tıpkısı akıbettir. CHP’li tıpkı milletvekilinden HDP’lilere, terörist Demirtaş’tan Türk Tabipleri Birliği Başkanı’na büyüklüğünde antagonist safında toplananlar, terörün değirmenine su taşıyanlar açıktadır, hepsi de alçaktır. İP Başkanı’nın Türk Tabipleri Birliği’hangi övgüleri, bizi üstelik suçlayan sözleri bibi hafızalarımızda olup, en üst yılgı verici iftiraya hangi diyeceği, elbet tıpkısı istimara getireceği it canlı tabii iptila konusudur. Herkesi uyarıyorum; Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. Teröristlere derece olanlar, sözcülük yapanlar, su katılmamış teröristtir. Türk askerine aslı astarı olmayan suçlamalar da bulunanlar, terörizme beşinci kol faaliyeti fail kansızlardır.

“TÜRK DÜŞMANI BİR BİRLİĞİN İSMİNİN BAŞINDA ‘TÜRK’ OLMAZ”

23 Ilk Teşrin 2022 tarihinde, Almanya’nın Köln kentinde, Dayanışmanın Sesi Derneği isimli antagonizm oluşumu eliyle düzenlenen konferansta PKK-FETÖ ve yeminli Türkiye düşmanları gine sahneye çıkmışlardır. Türk Tabipleri Birliği Başkanı da bu konferansta, yıldırı örgütleriyle iltisaklı oldukları gerekçesiyle mahbes cezası alanların hak ihlaline uğradığını gelecek sürmüş, kimyevi cebe yalanının ardında olduğunu dile getirmiştir. Haysiyetli Türk hekimlerini dünya tutuyorum, Türk Tabipleri Birliği’nin komutan ve yöneticileri için yeryüzü ciddi cezai işlemlerin pratik ve temin edilerek bu birliğin kapısına kilit vurulmasını, doktorlarımızın bu kuruma zorunlu üyelik şartlarının kaldırılarak özgürleşmelerini tarihi önemde addediyorum. Türk düşmanı benzeri birliğin isminin başında ‘Türk’ olmaz, ‘Türk’ yazılamaz. Türk askerine hainlerin ve zalimlerin ağzıyla kimyevi cebe çamuru atanların, söz gelişi Türk Tabipleri Birliği Başkanı’yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi, akla yer öğür yollardan birisidir. Çünkü tahammülümüz tükenik, çıdam taşımız çatlamıştır. Türk Tabipleri Birliği’nin tıpla, hekimlikle, esenlikle açıktan yakından ilgisi kalmamıştır. Bunların tahrikleri çizmeyi aşmıştır.

“DANIŞTAY 5. DAİRESİ’NİN FETÖ’DEN İHRAÇ EDİLEN 178 HAKİMİ GÖREVLERİNE İADE KARARI YENİLİR YUTULUR MOLEKÜL DEĞİLDİR”

Mezellet ittifakının aut bağlantılı senaryoları, FETÖ’nün kumpasları, PKK’nın ve yarıcı mihrakların iftiraları bitmeme ederken Danıştay 5. Dairesi’nin FETÖ’den ihraç edilen 178 hakimi görevlerine iadeli kararı, üstelik ürem ilaveli tazminata hükmetmesi yenilir yutulur şey değildir. Bu kararı milletimize hakaret sayıyoruz. Türkiye’nin kafese saplanmak amacıyla aldangıç kurulduğunu çıplak şekilde görüyoruz. 15 Temmuz’un rövanşını ahzetmek amacıyla müsait antlaşma kollayanlara boyun eğemeyiz, tolerans gösteremeyiz, 251 şehidimizin kemiklerini sızlatamayız. Bütün aklını başına alsın, Türkiye’nin istiklali ve istikbalini gerekirse fert pahasına sonuna büyüklüğünde koruma görevlisi haysiyet, bedeli neyse de seve seve katlanmasını biliriz.

CUMHURİYET, ŞEREFLİ GEÇMİŞİMİZİN BİR ANTİTEZİ DEĞİLDİR”

Türkiye Cumhuriyeti’nin yapılış yıllarını şuurla kazanç edemeyenler amacıyla hataya ehlîleşmek, çelişkide bocalamak, değişime ve gelişime direnç ifşa etmek kaçınılmazdır. Bizim devir anlayışımız devrevi, coğrafya algımız dönemsel değildir. Ruz ve coğrafyaya baktığımızda gördüğümüz, uyumsuz parçalardan, birbirinden pestil paydalardan müteşekkil tıpkısı yapı de değildir. Güneş birdir ve bütündür, adı dahi Türk tarihidir. Coğrafya birdir ve bellidir, adı de Türk vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti, binlerce almanak Türk tarihinin esas güzergahından kemiksiz ayrımsız kopuş, dolgun bir firkat, üzücü bir sapış olarak görülemeyecek, asla gösterilemeyecektir. Yani Cumhuriyet Altını, gururlu geçmişimizin bir antitezi değildir.

“CUMHURİYET’İN TÜRK DİLİNE ENGEL VERDİĞİNİ İDDİA EDENLER TEMELSİZ BİR YANLIŞIN PENÇESİNDEDİR”

Cumhuriyet’in Türk kültürüne, Türk diline, tefekkür setlerimize beis verdiğini argüman edenler; bahtsız, tarifsiz ve esassız bire bir yanlışın pençesindedir. Önyargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması tür değildir. Bugünkü Türkçemizle karın oluşturamayacağımızı beyan etmek, gerçekleri çarpıtmaktır, objektif gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir.

Gazi Mustafa Eksiksizlik Atatürk, 14 Ilk Teşrin 1925’te İzmir’bile yaptığı konuşmasında, Cumhuriyet’in milletin özlük gönül ve arzusu ile oluştuğunu söylemişti. Hassaten Samsun’dan Sadarete gönderdiği 22 Mayıs 1919 tarihli raporunda, ‘Millet, milli hakimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini akseptans etmiştir. Bunun üzere çalışacaktır’ demek kanalıyla milli iradeye binaen milletin kaderini çizmişti. Samsun’dan sonraları Anadolu’nun içlerine akıllıcasına ilerleyerek, vilayetlere ve kolordu kumandanlarına gönderdiği meşhur Amasya Genelgesi’nde, Türk yurdunun, Türk istiklalinin kurtarılması yolundaki parolayı şu şekilde dile getirmişti: ‘Milletin istiklalini gine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’ Gazi Mustafa Eksiksizlik, Cumhuriyet Altını fikrini ta Milli Uğraş yıllarına kadar benzeri sır kabilinden vicdanında taşımıştı.

Erzurum Kongresi’nin toplanmasından evvel, Mazhar Hayır Kansu’nun, ileride kurulmasını düşündüğü hükümet biçiminin ne olacağı sorusuna şu cevabı vermişti: ‘Açıkça söyleyeyim; hükümet biçimi, zamanı gelince Cumhuriyet olacaktır.’ İşte beklenen o ant 99 sene önce gelmiş, 28 Ekim 1923’te Çankaya Köşkü’nde milletvekilleri ve mail arkadaşlarının bulunduğu kemirmek masasında, “Efendiler, ferda Cumhuriyet Altını’i ilan edeceğiz” diye kurtuluşun eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuvveden fiile çıkarmıştı. Cumhuriyet Altını, Türk milletinin istiklal onurudur.  Ayrımsız bambaşka ifadeyle Cumhuriyet Altını, demokrasinin arz ümranlı halidir. ve Cumhuriyet Altını, milletin üstünde tek sulta yahut huzur tanımayan, dayandığı temel milli irade olan yiğitlik demektir. Hâkimiyet milletindir, hükümet millettir.

Türkiye Cumhuriyeti, nice fedakarlıkların, nice mücadelelerin, nice kahramanlıkların mecmuudur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu gerçeği şöyle ifade etmişti: ‘Cumhuriyet Altını’imiz öyle zannolunduğu kabil algın değildir. Cumhuriyet bedava de müktesep değildir. Bunu gidermek üzere dem döktük. Değme tarafta al kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi dulda üzere lazım olanı yapmaya hazırız.’ Rastgele karış toprağıyla ayrılamaz bütün olan Türkiye Cumhuriyeti, Edirne’den Kars’a, İzmir’den Hakkari’ye, Sinop’tan Hatay’a devlete vatandaşlık büyü ile sadık olan herkesin, her bir insanımızın kuma iradesi, ortak sevdası, ortak değeridir. Cumhuriyet Altını, Milli Savaş’nin taçlanmış, milli gönüllerde taht kurmuş halidir. Şehit ve gazilerimizin bedelini haddinden fazla alçak ödediği alplık beratıdır. Türkiye Cumhuriyeti, duymasını bilene curcunalı, almasını bilene içki, gitmesini bilene garaz, sevmesini bilene yürek, savaşmasını bilene ebedi zaferdir. Cumhuriyet’in 100’üncü senesine bire bir yıl kaldığında, Türkiye’nin yükseliş çabası seçme çeşit engellemeye karşın kararlılıkla devam etmektedir. Cumhur İttifakı, yurt ve millet sevdasıyla yedi düvele direnmektedir.

“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’YLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ PRANGALARINI KIRMIŞ KRONİK SORUNLARINA BISTURI VURMUŞTUR”

Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin muharrik ve sağlam vasfıyla Türkiye Cumhuriyeti prangalarını kırmış, süreğen sorunlarına bisturi vurmuştur. Cumhur ile Cumhuriyet Altını ayrılmamak üzere kucaklaşmıştır. Geçmiş ile gelecek, ülke ile sevgili, devir ile coğrafya, düşünce ile his, duruş ile yükseliş mürekkep, bütünleşmiş, kenetlenmiştir. Devlete bilgili olan bati ve bitirme kargaşası sonlanmıştır. Cumhuriyet Altını’in 100’üncü sene dönümüne revan süreçte sistemsel aksaklıklar telafi edilmiş, izzet yönetimindeki zaaflar demokratik vasıtalarla giderilmiştir. Türk milletinin karakterine ve tarihi müktesebatına en makul dümen şekli olan Cumhuriyet, en az bu kadar milletimizin can kuşu kökünü yansıtan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle domuzuna güçlenmiş, kuvvetli ve zinde tıpkı bünyeye kavuşmuştur.

Öncelikli ciddi hedefimiz, Cumhur İttifakı’nın devamıyla gelişigüzel Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün gurur ve kurallarıyla oturması, izzet ve sosyete hayatına temel salarak olgunlaşmasıdır. Güçlendirilmiş Milletvekili Cümle amaçlayanların hangi hallere düştükleri, zahir ayrımsız çelişki ve tutarsızlığın içine yuvarlandıkları ortadadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne mesnetsiz eleştiri getirenlerin iddiaları geçersiz, ithamları gücük, isnatları düşüktür.”

Share: