Kılıçdaroğlu: “Elinizi Vicdanınıza Koyun ve Oyunuzu Öyle Kullanın. Zira Bu Seçme Türkiye’nin Kader Seçimi Olacak”

Bilgi: MAHİR BAĞIŞ/ Kamera: ÜNAL AYDIN

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kilis’te; “Seçme birinizin tarihin uğrunda sorumluluğu var. ‘Yeter’ diyeceksiniz ayrımsız noktadan sonradan ‘Yeter Türkiye bu arkaç düşmemeli’ demeniz geçişsiz. Bunu dediğiniz andan itibaren demokrasinin lacerem geliştiğini, Türkiye’nin lacerem büyüdüğünü göreceksiniz. Sandığa gittiğinizde önyargılarınızı aynı tarafa bırakın, elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu anca kullanın. Zira bu seçim Türkiye’nin nasip seçimi olacaktır” dedi.

CHP Umumi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kilis’te; sivil topluluk kuruluşları temsilcileri, muhtarlar ve yetinme önderleri ile bir araya geldi. Üstünde “Eksen Namustur” ifadelerinin bağlanmış olduğu bire bir afişin önüne kurulan kürsüde konuşan Kılıçdaroğlu, toplantıda şunları söyledi:

“İl başkanı konuşurken tıpkısı Genel Başkan sabahleyin 9’dahi gelip öğleden bilahare saat 17-18’e büyüklüğünde bire bir kentte bulunursa önemlidir diye bir aksan yaptı. Doğrudur, burada oyumuzun haddinden fazla bağan olduğunu biliyorum. Tıpkı mebus çıkaramıyoruz onun bile farkındayım. Amma bunun kabahati Kilislilerde değil bunun kabahati bizde. Geçmiş çuvaldızı kendimize batıracağız kim ondan bilahare söyleyeceğimiz tıpkı şeyler olsun. Gelmedik, sofranıza oturmadık, derdinizi dinlemedik Ankara’üstelik oturduk tumturaklı nutuklar attık dedik kim ‘Sebep tığ fikir vermiyorsunuz?’ Vermez, münasebet versin.

“ARA SIRA YAŞADIĞIMIZ KENTLERİN TARİHİNİ YETERİ BÜYÜKLÜĞÜNDE BİLMİYORUZ”

Deminden adım adım Türkiye’yi geziyorum. Son 10 yılda sunma nazik değişimi işlek tümen CHP’dir ve CHP, halkın partisidir, garibanın partisidir; göçüm şoförünün, esnafın, çiftçinin, emeklinin, işsizsin, darülfünun öğrencisinin, eş kadınlarının, müteharrik kadınların partisidir. Cebin teri dökenlerin partisidir. Çalışıp iş harcayıp evine helal ekmek götürenlerin partisidir bedavadan kazananların partisi değildir. Çetelerin partisi değildir, kentet çetelere kaynak nâkil ve o düşüncede olan bir fırka değildir. Özellikle Kuvayı Milliyecidir. Kilis’in kurtuluşundaki Kilisin rolünü ve Kilislilerin rolünü haddinden fazla bereketli bilici birisiyiz. Kilis tıpkı zamanda ayrımsız kadim kenttir. Akıbet bulgulara bakarak 5 bin yıllık ayrımsız tarihi var Kilis’in. Acaba kaçımız Kilis’in bu görkemli tarihini biliyoruz? Kaçımız acaba Şanlıurfa’nın, Gaziantep’in tarihini yeteri büyüklüğünde biliyoruz? Yaşadığımız kentlerin tarihini yeteri büyüklüğünde bilmiyoruz.

Politika kurumu o büyüklüğünde yabancılaştırdı kim bizi o kadar kısık ayrımsız cenk ortamına, arbede ortamına sürükledi ki oturup dimdik hatır şansını zaman zaman elde edemiyoruz. Türkiye’nin buradan çıkması geçişsiz. Kısır tartışmalardan Türkiye’nin çıkması geçişsiz. Dünyanın sorunu var, biz bu sorunları elbet çözeceğiz? Bunun mücadelesini vermesi gerekir; herkesin bu çabayı harcaması lazım. Bunu yaptığımız devir ülkeyi büyütür, kalkındırırız.

“ASAP TİCARETİNİ BÜYÜTMELİYİZ, SURİYE İLE İLİŞKİLERİMİZİ BÜYÜTMELİYİZ”

Kilis önemli bire bir düzlük. Yıllar önceki gelmiştim ama henüz hareketliydi o yıllarda, deminden o hareketlilik çokça aşkın bulunmayan. Hatay’a gelmiştim kamu görevlisi namına gelmiştim, oradan Kilis’e gelmiştik. Kendime bire bir radyo satın almıştım Kilis’ten. Gittiğimiz zaman yolda çevirmişlerdi acep yanımızda uğrun kayıt var mı diye, hiç unutmuyorum elini uzatıyor bu radyo, bu fincan takımı diyorlardı, biliyorlardı neyin ne olduğunu. Şurası amacıyla söylüyorum, çizgi ticaretinin, yasal ayrımsız ticaretin, sağlıklı bir ticaretin Kilis’e dahi Türkiye’ye da çok özdek katacağının farkında olan birisiyim. Tığ temel ticaretimizi aşmalıyız, büyütmeliyiz, Suriye ile ilişkilerimizi büyütmeliyiz.

“HERKESLE KAVGALI OLURSANIZ HİÇBİR ÖZDEK YAPAMAZSINIZ”

İnsanlar şöyle yahut hakeza geçimini tedarik etmek üzere kaçakçılık yapmasınlar. İş yasal zeminde olsun, tığ de kazanalım Suriye dahi kazansın, tığ birlikte kazanalım İran birlikte kazansın. Hep komşularımızla ticari ilişkilerimizi büyütmeliyiz. Majör merkezler oluşturmalıyız, bu merkezlerin bire bir kısmı Türkiye’dahi bir kısmı Suriye’de, İran’de olabilmeli, pespaye yatırımlar burada olabilmeli. Tığ de kazanacağız onlar bile kazanacaklardır. Özel erkin bölgeler dayamak mümkündür. Bunları yapmalıyız, yapabiliriz. Amma bugünkü koşullarda yapamayız illet, herkesle kavgalıyız. Herkesle soğuk olursanız hiçbir molekül yapamazsınız. Barış, geçim, bu arada olmak varken kavganın kime hangi faydası oldu?

Kilis’in iri sorunlar yaşadığını de biliyorum. Suriyeli dahi mutlu değil buradan, Kilisli bile kıvançlı değil. Resmi verilere göre Kilis nüfusunun yüzde 38 küsürü Suriyeli, resmi marifet…Para Şişkinliği verisi de anca, 85 pahalılık esas rakama bakıyorsunuz yüzdelik 140’lar, 150’ler… Burada da resmi selen 38 ama bakıyorsunuz, çok aşkın yabancı var. Çarşıda şikayet ediyor esnaf; ‘Bu tam az daha tek Türk esnaf kalmadı’ diyor.

Fellah gene mağdur, o de şikayetlerini dile getiriyor. 18-24 yaş arası grubunda avarelik oranı yüzde 36,5 Kilis’te, çoluk çocuk etkisiz. Bu tam benzeri felakettir. Gençleri aylak bırakırsanız sorunlara başlık aralamış olursunuz. Tarımda alınan mahsul son 19 yılda düştü. Resmi rakamları vereyim; sebze mezru alanlar 132 bin hektardan 53 bin hektara düştü. Kırıcı benzeri zayi artık insanlar toprağa ekmemeye başladılar, sağlık elde edemiyorlar. kişi başına gelir… 81 devlet içre Kilis 67’nci tam, gerilerde ayrımsız yerlerde vadi alıyor. Bağcılık çokça balaban, Kilis’in üstelik ünlü kişmiri üzümü var, ambalajlasanız bu ürünü, acun piyasasına tanıtsanız tehlikesiz olun bu üzümüyle birlikte Kilis tıpkı acun markası tür ama sahipsiz. Dikici da sahipsiz.

“KİLİS’E 11 EKOL YAPACAĞIZ”

Çok mesail var biliyorum. Eğitim Bilimi; aynı aileye, sınıfa, kişiye, topluma dershane atlatan yer eke faktördür. O yüzden ‘Hiç bilenle bilmeyen ayrımsız tamam mu’ diyoruz. Yetişek üstelik kızdırma pozisyonda. Buradan, Kilis’ten; Milli Eğitim Bilimi Bakanı’na haddinden fazla peyda ve kemiksiz bire bir çağrı yapıyorum. Gittiğim yerlerde dediler kim sınıflar 40’ar yabanlık, 50’şer yabanlık ekol yetmiyor. ‘Suriyelilerle bizim füru tıpkısı arada anlaşamıyorlar yeteri büyüklüğünde…’ Ben belirgin çağrı yapıyorum okul yetmiyorsa; 11 büyükşehir belediye başkanımız var. Milli Eğitim Bilimi Bakanlığı cevaz versin 1 yıl içinde Kilis’in istem edilen rastgele yerine birer meslek yapıp Milli Terbiye Bakanlığı’na teyit edelim. Bu okula gidecek olan bizim evlatlarımız. Tükenik imkanınız bulunmayan yapamıyorsunuz ama biz yapacağız. Kilis’e yapacağız, 11 okul yapacağız. Bu dediğimi okullar amiyane okul olamaz. İçinde spor salonu, kütüphanesi, öğretmenlerin tatil yerleri olacak, sınıflar gayet evire çevire olacak. Bize yerleri teslim edecekler 1 yıl ortamında yapacağız Kilislilere hediye olsun diyeceğiz. Bizim evlatlarımızın gani tıpkısı yetişek alması geçişsiz. İyi benzeri yetişek alırlarsa ülkeye katkıları haddinden fazla daha fazla peki.

“O BARONLARIN HİÇBİRİSİNİ BU TOPRAKLARDA YAŞATMAYACAĞIM”

Başka tıpkı dağ safiha henüz var; eroin…İntihar vakaları çokça arttı. Birkaç önce ayrımsız birey yakaladı çarşıda; oğlunun esrar kullandığını ve kendisinin dirimsel tehlikede olduğunu, yatarken kapıyı arkadan kilitlediğini, akak odasını kilitlediğini anlattı. Bu çokça ızdırap bir safiha. Eğer bu tabloyu değiştirmezsek Türkiye’yi ateş sürükleriz, eroin çetelerinin, baronlarının cirit attığı ayrımsız ülkeye döndü adeta Türkiye. Ama benim bu millete sözüm var; Allah baht haysiyet Ulus İttifakı iktidarda olursa o baronların hiçbirisini bu topraklarda yaşatmayacağım, tamamını göndereceğim.

“BAĞIMSIZ BİR MUHTARLIK KANUNU OLMASI LAZIM”

Sorunlarımız var aşılır. Muhtar arkadaşlarımız burada. Muhtarlarla ilişik konuşurken muhtarlar demokrasinin temel taşıdır derim. Sebep demokrasinin anne taşıdır diye niteleyerek aynı anlatım kullanırım? Çünkü bu topraklarda yapılan geçmiş seçim bire bir muhtarlık seçimidir. 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yapılan bire bir muhtarlık seçimidir. Milletvekili seçimlerinden çok önceki, ayrımsız muhtarlık seçimi yapılmıştır. O nedenle muhtarlar demokrasinin ana taşıdır, diye niteleyerek tanımlarım. Aynı muhtarlık kanunuzun olması lazım, özgür benzeri muhtarlık kanunu olması geçişsiz. Bunun için tıpkısı ceht harcadık, tıpkısı muhtarlık kanun taslağı hazırladık. 82 kanunda ve 354 maddede muhtar adı müstehap, hangi siz bilirsiniz ne da ben bilirim. Amma tıpkısı muhtarlık kanunu olursa muhtarın dahi elinde bir kanun olacak görevi, yetkisi, sorumlulukları orada olacak ve muhtar birlikte hangi yaptığını hangi yapacağını bilecek.

“HİÇ KİMSE UNUTMASIN BEN MALİYECİYİM”

Muhtarlık seçimlerinde bile müttehit rey pusulası olması geçişsiz. Sizin tıpkısı bütçenizin olması lazım, özellikle kentlerde güçlü muhtarların bütçesi olması lazım. Bütçe derken bir zamanda muhtarlık kurumunun mülk harcandığı amacıyla denetlenmesi anlamına gelir. Ego bunu söylediğimde dediler ki; ‘Parayı nereden bulacaksınız’ diyerek. Tek kimse unutmasın ego maliyeciyim. Benim 27,5 yılım bütçe nasıl yapılır, bununla geçti. Diyelim kim mahallenin muhtarısınız o mahallede oturanlar belediye başkanını seçiyor mu seçiyor, ayrımsız insanlar sizi üstelik seçiyor mu seçiyor, yurt vergi veriyor mu veriyor, emlak vergisinin yüzdelik 1’i muhtara verilse ne tamam? Hiçbir şaibe olamaz, belediyeye bile yük olanaksız. Muhtarlık bütçesi şu tefehhüm geliyor, diyelim ki komşunuz var, oğlu Antep’te sınavı kazandı amma el parası bulamıyorlar şehremaneti başkanına ulaşamaz, milletvekiline ulaşamaz, bakana ulaşamaz, muhtara ulaşır. Anayasada denge yasaktır yani meccani hisse senedi yasaktır. Ben yürütme makbuzunu, dosyasını götürüp tebliğ ediyorsam karşılığını almam lazım ve bütçeye gelir yazmam geçişsiz. Muhtarın üstelik izine balkon hakkı namevcut mu? Çıkacak izine muhtarlığı kapatıyor mecburen. Bizim belediyeler balaban bire bir kısmı öz şehremaneti personelinden tıpkı kişiyi muhtara yardımcı olarak veriyor, tığ bunu yapıyoruz çoğu yerde. Ama bu muhtarın yeri geldiğinde belediyeyi eleştirmesine bariyer oluyor.

“MUHTARIN SİYASİ KİMLİĞİ GERİ PLANDADIR”

Sosyal yardımların muhtarlar eliyle dağıtılması lazım zira bir mahallenin fakiri kimdir, zengini kimdir arz dolgunca iki emanet agâh. Mahallenin muhtarı ve mahallenin bakkalı. Bitirme kimde? Seçimle mevrut kişi ki, mahallenin muhtarı. Mahallenin muhtarının tıpkısı zamanda siyasal kimliği üstelik geri plandadır. Yani kişi adıyla seçime girer, tıpkı partinin yoluyla girmez. Nedeniyle içtimai yardımları muhtarlar yoluyla yaptığınızda o müzaheret kök anlamda aileye ulaşır. Türkiye Belediyeler Birliği var Türkiye Muhtarlar Birliği’nin da olması geçişsiz, bütün muhtarların tıpkı irtibat altında aynı araya gelmeleri ve özlük sorunlarını ortak dillendirmeleri lazım. Bunu yapacağız göreceksiniz.

Kilis’e gelince, tahril ticareti olması gerektiğini söyledim. Hat ticaretine biri dayanç hazırlanması gerektiğini söyledim. Öncüpınar Çizik Kapısı bu açıdan önemlidir, insanlar meşru zeminde ticareti yapabilmeli, kazanabilmeli, kazandığının vergisini devlete ödeyebilmeli, insanları kaçakçılığa yönlendirmemeliyiz. Gelişigüzel öz yasal zeminde olacak, seçme hisse senedi devlete da artı namına yazacak.

“TÜRKİYE’NİN SAYGINLIĞINA MAKUL BİR PROJEYLE GÖNDERECEĞİZ”

Sığınmacıları, Suriyeli kardeşlerimizi genişlik geç 2 yılda ülkelerine kişi rızalarıyla göndereceğimiz söyledim. Bana dediler kim; ‘Siz bunu kuşkusuz göndereceksiniz tıpkı bize anlatın?’ Belirten ki? Suriye’den gelen İstanbul’a yerleşen kâh Suriyeli siyasal partilerin başkanları, avrat kolları, Suriyeli gazeteciler vardı onlara anlattım.

Tığ kuvvet olduğumuzda… Aynı, ilişkisini kuracak büyükelçilikleri açacağız, yeter mi yararlı. İkinci benzeri husus gerekiyor Suriyelilerin yıkılan evleri, okulları, hastanelerinin hepsini yapacağız, zahir yapacağız? Avrupa Birliği’nden gelen fonlarla yapacağız. Ki yapacak? Bizim müteahhitlerle. Avrupalıların bizden istediği ne? ‘Size verdiğimiz parayı epey oraya harcayıp harcamadığınızı tığ vâkıf olmak istiyoruz.’ Biz da şeffaf olacağız, nereye hangi kadar mal harcadığımızın hesabını vereceğiz. Avrupalılara şurası birlikte söyledim; Bu yapılmadığı takdirde Suriyelilerin tıpkısı kısmı bizde kalmaz, erte gayrı gün bunların hepsi size gelir. Hiçbirisi Türkiye’dahi tevakkuf etmek istemiyor, dizge Hollanda, Almanya, İsveç, Norveç, Kanada oralara gitmek istiyorlar. Biz Türkiye’nin saygınlığına uygun ayrımsız projeyle, yolla, yöntemle bu arkadaşlarımızı göndereceğiz.

“SİZİN HAKKINIZ OLAN MÜLK SİZE VERİLMİYOR”

Dikici arkadaşlarımız var, birkaç önceki ekincilik odasındaydım. Çiftçilerin çok makro bir rolü vardır ve vazgeçilmez bire bir roldür bu. Çiftçiye seçme yıl yer az milli gelirin yüzde 1’i oranında pay verilme mecburiyeti var amma bu hesabına getirilmiyor. Maraba kardeşlerime az buçuk üstelik dizge ettim, sizin hakkınız olan servet size verilmiyor amma gidip siz düşünce veriyorsunuz, onlar birlikte size parayı vermezler, ne olacak? Bunu yaptığınız sürece fellah asla ve asla sağlık bulmaz. Demokrasinin kuralı şudur; kanunu uygulamıyor musun, benim hakkımı bana teslim etmiyor musun kasa gelince ben üstelik sana görüş vermeyeceğim. Bu kadar yalın kat. Bunu yaptığınız andan itibaren benzeri demokratlık kökleşir, iki siyasetçi imdi halkı kandıramaz. Bu çerçevede, bütün çiftçilerin akıntı etmesi lazım.

Mazottan şikayet ediyorlar çokça fiyatlı, peki, al mazot vereceğiz, KDV’si, ÖTV’si kaçınan. Denizlerde geziyorlar evet turistik namına KDV’siz, ÖTV’siz süt veriyorlar amma o gidiyor turist namına geziyor, eğleniyor, adalara gidiyor, başka ülkelere gidiyor. Bizim çiftçiye traktörle vereceksin traktörler tarlaya gidecek üretecek bu insan, ona KDV’siz, ÖTV’siz mazot vereceğiz. Kırsalda çalışanların sayısı her an düşüyor, çoluk çocuk köylerde kalmamaya başladı.

“ELEKTRİĞİ ELDE EDİYORSUNUZ, ÇİFTÇİYE MECCANI VERİYORSUNUZ, MÜTEZAYIT ELEKTRİĞİ SATIYORSUNUZ”

Şanlıurfa’evet gittim, hakeza tıpkı güruh yaptık, elektrikten bütün şikayet ederler, haddinden fazla fazlalaşan ovaları var Kilis kabil onların üstelik elektriği yeraltından alıyorlar, kuyulardan alıyorlar, çok fiyatlı, ödeyemiyorlar çünkü ödemeleri amacıyla ürünü satacak para takanak kim ödesin. ‘Hayır diyor, gelişigüzel kamer ödeyeceksin.’ Ödeyemeyince gelip elektriğini kesiyorlar. Onlara şurası söyledim Şanlıurfa’da büyükşehir belediye başkanlığı bize verin, Şanlıurfa’da bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz dedim, hezel verdim onlara. Yapabiliriz, çok dümdüz bir husus bu.

Sayın Erdoğan, ‘Elinden tutan mı var yap’ dedi. Şimdi Denizli’birlikte yapıyoruz. Denizli’bile bire bir belediyemiz çağ enerjisi sistemini kurdu, yakında gideceğim kurdeleyi keseceğim, çiftçiye elektriği emeksiz verecek. Hem belediye hem fellah dirimlik elde edecek. Illet Şanlıurfa dedim, 2,5 milyon hektar taşlık yer var, oraya çağ tarlaları kuracaksınız. Allah’ın güneşi meccani; petrol değil, kömür değil, gaz değil, neşelilik elde ediyorsunuz. Kooperatifleştireceğiz. Elektriği elde ediyorsunuz, çiftçiye emeksiz veriyorsunuz, kalan cıvıltı var satıyorsunuz bire bir de ekinci antrparantez elektrikten para kazanıyor amma buna izin vermiyorlar, hangi için doğal gaz lobisi var, kömür lobisi var, yer yağı lobisi var cevaz vermiyor. Bu kardeşiniz lobilerin adamı değil halkın adamı, yapacağım. Çiftçi vecibe batağında, krediyi çekmiş, ürem… ‘Efendim takside bağladık.’ Ödeyemiyor elhak taksit olsa hangi peki? Tığ esnafın dahi çiftçinin da Tarım Cesaret Kooperatifleri’nden, Esnaf Kefalet Kooperatifleri’nden yahut bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini önce ayrımsız hafta ortamında sıfırlayacağız. Hemen anne parayı akilane taksitler üzere ödeyecekler. Çiftçinin, esnafın dem alması lazım. Bunlar olmadığı takdirde ölçülü direği öldürürsünüz. Ayrımsız devleti ayakta tutan itidalli direktir. Esas 173, maddeyi okuyorum; ‘Azamet esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.’

Asgari ücret yılın ortası olunca elan efdal aynı tarifeye giriyor daha faziletkâr tıpkı rüşvet alınıyor onlardan. Adı zaten minimum sevap, minimal ücretten lacerem alacak alırsın? Ücretler üzere ayrı aynı algı tarifesi yapacağız, daha düşük oranda olacağı, minimum ücrette algı almayacağız. El geçiniyor bu insan, açlık sınırının altında şu anda.

“HİÇBİR KADININ EVLADINI YATAĞA AÇ YATIRMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Dip fakirlik var, yatağa haris giren dallar var, bunun ızdırabını sunu dolgunca bilici annelerdir. Tığ koyu yoksulluğu girmek amacıyla Karı Destekleri Sigortası’nı getireceğiz. Özü şu, geliri sıfır yahut geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelere fehamet minimal tıpkısı sağlık güvencesi keşfetmek zorundadır. Türkiye bu 1971 yılında üstenme etmiş, hangi yıldayız 2022, aradan birçok sene mevrut 51 sene. 51 yıldır uygulanmıyor. Zira kişinin yoksulluğu istismar ediliyor, ‘Ben sana makarna vereceğim sen bana fikir ver, ben sana soğan vereceğim sen bana fikir ver.’ Oysa bu bizim anlayışımıza üstelik inancımıza de terstir. Sıhhatli elin verdiğini sol el görmemeli. Parayı kadının banka namına yatıracağız, avrat gidecek işçi, vazifeli, tekaüt üzere rastgele kamer tınlamalı aylığını alacak, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Hiçbir kadının evladını yatağa aç yatırmasına cevaz vermeyeceğiz.

“BEŞLİ ÇETEYE DOLAR, EKÜ BAZINDA GARANTİ VERİLİYOR”

Aklınıza şu istifham gelebilir; ‘Çokça evire çevire konuşuyorsun dahi parayı nereden bulacaksın?’ Girmek ki bütçeyi tefecilerden kurtartmamız geçişsiz. 2022’nin önce 9 ayında ödenen getiri 207 milyar liralık. Temas kamer ödediğimiz nema 23 milyar liralık. Temas dönme ödediğimiz nema 766 milyon liralık, gelişigüzel saat ödediğimiz faiz 32 milyon liralık. Şimdi tıpkı saat sürerse bu toplantı 32 milyon teklik repo bir saat süresince ödenmiş olacak.

Buna izzet dayanmaz. O nedenle size para ödenmiyor, minimal ecir düşük tutuluyor, çiftçiye mülk ödenmiyor, üreticiye mal ödenmiyor, dizge döküntü vaziyette. Buradan Türkiye’nin çıkması geçişsiz. Tefeciye hizmet fail değil halkına bakım fail aynı dümen olması geçişsiz. Tefeciye hizmet ediyorlar. Bu söylediğim bütçede ödenen faizler, benzeri da bütçe dışında ödenen nukut var. Yol yapıyorsun, güreşçi köprüsü yapıyorsun güzel, şifahane yapıyorsun adamakıllı başımın konusunda on paralık itirazım yok, kaça yaptın yoldaş? Sen garantiyi niçin veriyorsun? Muhammes çeteye garanti veriliyor, dolar, ekü bazında garanti veriliyor. Bunların tamamını değiştireceğiz.

“FAKİRİN FUKARANIN YANINDA DURAN DEVLETTİR SOSYAL AZAMET”

Devletin soyulmasına asla cevaz vermeyeceğiz. Fakir fukaranın hakkını terhis etmek zorundasınız. Bizim anayasamız hangi diyor; Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik, içtimai ülfet devletidir. Içtimai ünsiyet devleti hangi demektir? Adaletli oran demektir. Adaletli şevket ne demektir? Herkesin karnının doyduğu devlettir adaletli şevket. Yani fakirin fukaranın yanı sıra duran devlettir içtimai heybet. Siz toplumsal devleti birlikte uygulamadan ağız ağıza çıkardınız. O nedenle yıpranmamış tıpkı politik anlayışa ihtiyacımız var. Birlikte savaş ika anlayışına ihtiyacımız var. Seçkin yerde savundum adaleti, sokağa çıkın çabucak Kilis’te değil İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Hakkari, Rize neresi olursa olsun sokağa çıkı ve vatandaşa şu soruyu sav; ‘Bu memlekette hak var mıdır’ diye niteleyerek, vallahi billahi girişim gibi biliyorum yüzdelik 99’u hak namevcut diyecek. Biliyorum bunu. Çarşıda yakaladılar ‘Beni devletten attılar ama mahkemeden aklanma ettim’ diyor, aklanma edenin hakkı tasdik edilmez mi edilir. ‘Seni açlığa mahkum edeceğim, çalışmayacaksın’ diyor. Bunlar gayrimümkün ihvan, çap kinle, öfkeyle yönetilmez, ululuk akılla, bilgiyle, birikimle yönetilir. Oran yönetimde beyin ve hikmet kuvvet görünmek zorundadır. Aklı ve bilgiyi nüfuz yapmazsanız devleti dosdoğru yönetemezsiniz. O zaman çeteler çıkar, çap dünyası güçlenmiş olur, kısırlık anbean artar, kaş büyür, birileri çok varlıklı, birileri haddinden fazla fakir tamam. Dirimsel dağılımı bozulur.

Gençler biraz nevmit, neden nevmit çoluk çocuk tek düşündünüz mü? Şunun için nevmit, bizler ve sizler babamızdan daha bereketli okuduk ve henüz mebzul benzeri eğitim aldık ve onlardan elan bol benzeri yaşam standardı yakaladık. Henüz çok gelirimiz oldu. Bizim evlatlarımız bizden henüz mebzul okudular, daha bol yetişek gördüler amma bizden daha düşük aynı gelire mahkum ediliyorlar. O nedenle gençler çaresiz. O büyüklüğünde okudum, üniversiteyi bitirdim, muvaffakiyetli oldum, KPSS’birlikte erdemli fakül aldım diyor, ayrımsız beni elediler hakkımı tasdik etmediler, iki, aldığım para haddinden fazla düşük aynı para ego bu parayla elbette geçineceğim, diyor.

“ELİNİZİ VİCDANINIZA KUCAK VE OYUNU ÖYLE KULLANIN ÇÜNKÜ BU SEÇİM TÜRKİYE’NİN ŞANS SEÇİMİ OLACAKTIR”

Umudu yeşertmek hepimizin kuma görevidir. Bunun yaşı yoktur. Avrat, erkek ayırt etmez umudu büyütmek zorundayız. Geleceğimizi düz yazı adaletli olacak, hukuk süresince olacak. Çorak tartışmalardan ırak olacak. Bunu yapabilirsek büyürüz. Şu soruyu münasebet tek kendinize sormuyorsunuz; ‘Neden liderler çıkıp bile ayrımsız göstergeç programında tartışmazlar sivilize insanlar kadar?’ Niçin tartışmıyoruz? Hangi gerekçeyle tartışmıyoruz? Oturalım, tartışalım, ne tartışmayalım. Bire Bir ülkenin insanlarıyız bizler.

Ama o büyüklüğünde kamplaştık ki birbirimize farklı gözlerle bakmaya başladık. Neredeyse yollarımızı, caddelerimiz, evlerimizi ayıracağız, az daha komşumuzu antagonist car edeceğiz. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Buradan çıkaracağız Türkiye’yi. Ama beraber çıkaracağız. Bu söylediklerimin hayata geçmesini istiyorsanız ve aklınıza yatıyorsa elan tüvana bire bir Türkiye istiyorsanız o devir bize katılacaksınız. Çokça bulutsuz ve kemiksiz söylüyorum herhangi bir birinizin tarihin önünde sorumluluğu var, benim bile sorumluluğum var ego biliyorum. Amma temas birinizin vatandaş kendisine ülkenize cebin sorumluluğu var, ‘Yeter’ diyeceksiniz benzeri noktadan sonraları ‘Yeter Türkiye bu ayla düşmemeli’ demeniz lazım. Bunu dediğiniz andan itibaren demokrasinin kuşkusuz geliştiğini, Türkiye’nin zahir büyüdüğünü göreceksiniz. Siyasetçilerin kendilerine elbette intizam vereceğini göreceksiniz. Çıktı o noktaya katılmak üzereyiz. ve seçimler olduğunda, sizden istediğim yegâne husus var; sandığa gittiğinizde önyargılarınızı aynı tarafa bırakın, elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Zira bu intihap Türkiye’nin şans seçimi olacaktır.”

Share: